27 Şubat 2012 Pazartesi

superbacklink.net Açılış Kampanyası (wmaraci.com özel)

wmaraci.com forum sitesine özel düzenlediğimiz kampanyamıza wmaraci.com sitesine üye herkes katılabilir. Aşağıda yer alan paketlerimizden tam 9 kişi ücretsiz faydalanacaktır.



1 Kişiye 350 TL değerindeki Platinum Paket
1 Kişiye 275 TL değerindeki Premium Paket
2 Kişiye 100 TL değerindeki Advanced Paket
5 Kişiye 50 TL değerindeki Basic Paket

30 Kasım 2011 Çarşamba

Tehlikeli Madde Taşımacılığında Somutlaşan Adımlar

Tehlikeli madde taşımacılığında son durum nedir diye sorduğumuzda, “Artık her şey çok güzel olacak” demeliyiz. Bunu neden bu şekilde dile getiriyorum? Çünkü en azından tehlikeli madde taşımacılığının çeşitli modlarında yer alan çok değerli dernek ve sektör temsilcilerinin neler yaptığını çok iyi biliyor ve gözlemliyorum. Buna en yakın örnek; benim de katıldığım Türkiye’ de çözüm önerilerinin ele alındığı en son tehlikeli madde taşımacılığı ile ilgili toplantı. Sektörün önemli derneklerinin çok değerli temsilcilerinin hepsi oradaydı.
Peki, neler konuşuldu bu toplantıda? Neler konuşulduğuna geçmeden önce şunu belirtmeliyim ki; tehlikeli madde taşımacılığı denilince ülkemizde ilk akla gelen, son dönemde üzerinde çokça durulmasının da önemli bir neden olduğu ADR. Hâlbuki tehlikeli madde taşımacılığı tabi ki sadece ADR’ den ibaret değil. ADR sadece bu taşımacılığın karayolu boyutu. Nasıl taşımacılık kendi arasında modlara ayrılıyor ise; tehlikeli madde taşımacılığının da her bir mod için geçerli ayrı kuralları mevcut. ADR dışında denizyolu için IMDG, havayolu için DGR, demiryolu için RID, kanal taşımacılığı için ise ADNR çok önemli konvansiyonlar. Ve maalesef; her ne kadar ADR kurallarının uygulanması için bir şeyler yapılmaya çalışılması, geç kalınmış fakat tabi ki olumlu bir gelişme ise; diğer modlarda uygulanması gereken kurallara yönelik bir gelişme olmaması da bir o kadar düşündürücü.
Toplantıya geri dönecek olursak… Konuşulan konuların asıl hedefi, genel olarak tehlikeli madde taşımacılığında özel olarak karayolu tehlikeli madde taşımacılığında, ülkemizde uygulanması gereken kuralların nasıl ivedilikle aktif hale getirileceğine ilişkin bir yol haritasının çıkartılmasına yönelik idi. Bu yol haritasının oluşturulmasına yönelik gerekli noktalardan birisi ise; hiç şüphesiz çok çeşitli teknik ayrıntıları içerisinde barındıran tehlikeli madde taşımacığı ile ilgili olarak bu konudaki uzmanların bakanlığa yardımcı olmaları, yol göstermeleri. Ancak bu şekilde, adımlar somutlaşacak ve hızlanacaktır. Bu kadar spesifik bir konuda zaten az sayıda olan uzmanlar olarak bizler, bir yol haritası belirlemeli ve nerede ne yapılması gerektiği ile ilgili kamuyu bilgilendirmeliyiz ki bakanlıkta tehlikeli madde taşımacılığı ile ilgili önünü daha rahat görebilsin.
Daha önce de dile getirdiğim gibi tehlikeli madde taşımacılığında sorunlar ve eksikler ancak karşılıklı işbirliği ile sağlanacaktır. Bu konu ile ilgilenen, kafa yoran herkes bilgi ve düşüncelerini bu gibi birlikteliklerle ortaya koymalıdırlar ki, ülke olarak çok geç kaldığımız ADR konusunda bir düzlüğe çıkalım…

Lojistik Tehlikeli Maddelerde Eğitim ve Denetleme

Son derece dikkat edilmesi bir konu olan tehlikeli maddelerde eğitim ve denetleme önemini gittikçe arttırıyor.
Tehlikeli maddelerin karayolu ile taşınması hakkındaki yönetmeliğinin hayata geçirilmesiyle; önemi daha da gün yüzüne çıkmış konulardan biri de karayolunda tehlikeli madde taşımacılığına ilişkin eğitim sürecidir.
Her şeyin başı nasıl sağlıksa, lojistik özellikle de ülkemiz lojistik sektörü için her şeyin başı eğitim. Bunu her seferinde dile getirmeye çalışıyorum ve devamı da gelecek. Çünkü lojistik sektörü geçmişten günümüze o kadar başıboş, eğitimsiz bırakılmış ki bunun artık tersine çevrilmesi ivedi bir şekilde gerekli. Özellikle de konu karayolu tehlikeli madde taşımacılığı ise… Madem karayolu tehlikeli madde taşımacığı için yepyeni bir adım atmaya çalışıyoruz, bu adımın başından itibaren kararlı ve düzgün bir şekilde atılmasını sağlayalım. Ve öncelikle eğitime sonrasında denetlemelere özen gösterelim.
Önce eğitim dedik. ADR söz konusu olduğunda ilgili eğitimlerin nasıl olması gerektiği zaten ADR sözleşmesinin eklerinde belirtilmiş durumda. Fakat Türkiye açısından sorun, bu eğitimlerin Türkiye’de nasıl işlerlik kazanacağı. Tanker sürücülerini kim eğitecek, güvenlik danışmanları nasıl eğitilecek, kimler güvenlik danışmanı olabilecek, eğitimcinin eğitimi nasıl sağlanacak gibi çok ciddi konularda tam bir netlik yok ve kamuoyu bilgisiz. Hâlbuki daha yönetmelik devreye girmeden bu tür konuların çoktan halledilmiş olması gerekiyordu kanımca. Umuyorum ki; bakanlığımız bu konudaki adımlarını hızlandıracaktır.
Şimdi eğitim meselesinin hemen akabinde üzerinde durulması gereken bir konu ise, denetlemelerin ne şekilde yapılacağıdır. Ülkemizde sadece lojistik sektörü için değil diğer birçok noktada da geçerli olan şey denetimsizliktir. Yani önemli olan belli bazı kuralları kanunlar, yönetmelikler vs. ile sağlamak değildir. Bu kuralların düzgün uygulanıp uygulanmadığının da denetlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle ADR ile ilgili düzenlemeler yapılırken denetlemelerin ne şekilde yapılacağı, yapılması gerektiği gibi konulara da
öncelik verilmesi gerekmektedir.
Evet, karayolu tehlikeli madde taşımacılığı söz konusu olduğunda üzerinde durulması gereken en önemli iki konu üzerinde durmak istedim. Çünkü öncelikle eğitim sonra denetleme konuları tehlikeli madde taşımacılığının temeli niteliğindedir. Diğer konular bu iki konu üzerine inşa edilmek zorundadır. Böyle olmadığı takdirde; biz ADR kurallarını oluşturduk deriz, AB tamam der, fakat tehlikeli madde kazaları olmaya devam eder…

Lojistik Sektörünün Gerçek Büyüklüğü

Son dönemin istatistiklerini çıkardık ve sonuçlarımız aşağıda;
Her sektörün kendine göre bir büyüklüğü ve bu büyüklük içerisinde yarattığı istihdam gibi farklı faktörler vardır. Türkiye’ de en çok gelişmenin yaşandığı ve büyüme hızının en çok olduğu sektörler; İnşaat, sanayi,sağlık, gıda, tekstil şeklinde sıralanabilir. Peki sayabilecek olduğumuz bu sektörlerin hepsiyle iç içe olan ve olmazsa olmaz Lojistik sektörünün büyüklüğü ne kadar?
502 şirketin katılımıyla gerçekleşen ve bunlardan 101′inin lojistik firması olduğu ’2011 Türkiye Lojistik Sektör Araştırması’ bize bu ve daha bir çok sorunun cevabını sunuyor.
Araştırmada görüşülen şirketlerin çoğunluğu sektörün 80-90 milyarlık büyüklüğüne sahip olduğunu söylemekteler. Peki gerçekte durum nasıl? Sektörün ileri gelenlerinin yapmış olduğu bu tahminler ne kadar doğru?
Gerçeğin Farkında mıyız?
Genel anlamda lojistik hizmetinin içerine; taşıma, depolama, gümrükleme, sigorta, depo, antrepo hizmetleri gibi farklı alanları sıralayarak kollarını sayabiliriz. Bazı lojistik firmaları bu hizmetlerin tümünü bir bütün olarak müşterilerine sunarken, bazıları da tek tek ya da bir kaçıyla faaliyet gösteriyorlar. Müşteri potansiyeli olan diğer sektörlerdeki firmalar ise bu hizmetlerin ya tamamını, ya bazı kısımlarını lojistik firmaları vasıtasıyla gerçekleştirirken bazı firmalar ise dış kaynak kullanımına gitmeden kendi imkanlarıyla bu süreçleri yönetmeye çalışıyorlar. İşte tam da bu nokta da farkında olamadığımız bir büyüklük söz konusu.Bir yanda sektörün kendi büyüklüğü ve verdiği hizmetin değeri, bir yanda lojistik sağlayıcılarla çalışmayan şirketler.
Ülkemizde ki lojistik hizmet veren firmaların oluşturduğu pazarın büyüklüğü 20 milyar TL civarında. Buna karşılık; lojistik hizmet müşterilerinin kendi imkanlarıyla yürüttüğü bütün lojistik faaliyetlerinin pazarı ise tam 238 milyar TL. Aradaki 258 milyarlık fark ise gerekli şartlar oluştuğunda Lojistik hizmet sağlayan şirketlere kayabilecek büyük bir pazar konumunda. Ayrıca bu farkın, lojistik hizmet sağlayan şirketlere kaydığında hizmetlerin daha profesyonel ve daha çabuk gerçekleşebileceğini göz önünde bulundurduğumuz da ülkemiz açısından hem maddi kazanç oluşacak hemde atıl kapasitenin de önüne geçmiş bulunacağız. Nitekim Dünya Bankasının 2010 yılı Lojistik Performans endeksinde 150 ülke arasında 39. sırada bulunan Türkiye’nin Gayrı Safi Milli Hasıla içerisindeki payı %22 iken, sıralamamıza yakın; Arjantin, Brezilya gibi üst-orta sınıftaki ülkelerde bu oranın ortalama %13 olduğu görülüyor. Aradaki %9 luk bu verimsiz büyüklüğün şüphesiz ülke ekonomisine ne gibi bir zararı olduğunu tahmin etmek çok da güç değil.
Fırsatları Değerlendirmeli
Bu rakamları görüp de tepkisiz kalmak, bir şey yapmamak pek de akıl karı değil. Dile kolay tam 238 milyar TL’lik tabiri caizse bir aslan payı kenarda şirketleri bekliyor. Mevsimsel ve dönemsel değişimler, durmadan artan petrol fiyatları, navlun piyasasındaki bitmeyen hareketlilik ve yaşanan bütün bu hengame de yeni müşteri bulmak için çabalayıp duran firmalar. Eminim ki şirketler yeni müşteri bulmak için sarfettikleri bu eforu pazarda ki bu firmalara yönlendirirlerse hem müşteri porföyü genişleyecek hem de kısa zamanda karlılıkları artacaktır.
Perakende sektörünü ele alalım. Firmaların %58′i dışarıdan hizmet alıyor, yani sırf bu alanda ki şirketlerin neredeyse yarısının kapısını çalıp onlara bu hizmetleri lojisitik firmalarının ulaştırmaması için hiçbir neden yok.
Tabi ki bahsetmiş olduğum bu durumun birden gerçekleşmesi elbette kolay değil, ama bu işe başlamak için hiç de geç sayılmaz. Öncelikle yapılması gereken lojistik hizmet almayan şirketlerin ya sektörümüz tarafından ya da başka şekillerde bilinçlendirilmesi. Araştırmada ki şirketlerin kendi lojistik maliyetlerinin %10 olduğunu belirtmeleri aslında onlarında hesaplama konusunda yanıldıklarını gösteriyor. Eğer ilgili süreçleri bir lojistik firmasının yürüttüğünde oluşacak maddi farkı ve performans artışını bu firmalara gösterip onlarında gerçeği farketmesini sağlayabilirsek bizim tarafımıza doğru büyük bir kaymanın yaşanmaması için hiçbir sebep kalmaz.
Türkiye’de ki tüm sektörler de lojistik hizmetini dışarıdan almayıp kendileri yürüten firmaların oranı %22 civarında, Bu saatten sonra yapılması gerekenler de az çok belli. Umarım yapılan bu araştırmalar ilgililer tarafından dikkate alınır ve değişim süreci erkenden başlar.

Uluslararası İş Dünyasında Profesyonelleşmek İçin İlk Eğitim

Son derece kendini geliştirmiş olan bu firma eğitim vermeye başlamış,bu iş ile uğraşanların bakmaları tavsiye edilir.
Sektörde çalışanlar, bu alanlarda uzmanlaşmak isteyen üniversite öğrencileri veya kendini geliştirmek isteyenler, iki gün sürecek ve Almanya’dan gelecek olan Alman – Türk Kobi Danışmanı’nın verecek olduğu bu muhteşem eğitimi kaçırmamanızı tavsiye ederiz.
Yoğun ilgi gören “Kültürlerarası Etkinlik” eğitimi için 26 – 27 Kasım tarihlerinde kontenjanımız dolmuştur.
Gördüğü yoğun ilgi nedeniyle eğitimimizi 10-11 Aralık tarihlerinde tekrar yapacağız.
Bu sefer de kaçırmak istemiyorsanız başvurunuzu hemen yapın.
Uluslararası İş Dünyasında Profesyonelleşmek İçin İlk Eğitim
Uluslararası İş Dünyasında Profesyonelleşmek İçin İlk Eğitim
Eğitim Konuları:
1. Gün
- Türk Kobilerin Uluslararası Pazarlara Giriş Stratejileri (26 Kasım, 1. Gün, 1. Bölüm)
- Kültürlerarası İletişimin Önemi ve Pazarlama (26 Kasım, 1. Gün, 2. Bölüm)
2. Gün
- Kültürlerarası Proje Yönetimi (27 Kasım, 2. Gün, 1. Bölüm)
- Çok Kültürlülük ve Kültürlerarası Proje Yönetimi (27 Kasım, 2. Gün, 1. Bölüm)
- Kültürlerarası İnsan Kaynakları Yönetimi (27 Kasım, 2. Gün, 2. Bölüm)
Eğitmen: Turan ALTUNER
- Kobi İşletme Danışmanı
- Uluslararası İşletme Yönetim Kültürlerarası Ticari İletişim Koçu
- Ekonomist
- Endüstriyel İşletme Yönetimi Uzmanı
- Alman Mahkemelerinde Türkçe-Almanca Tercümanlık
- Endüstri İşletmeciliği Meşlek Eğitmeni
- Alman Demiryolları İşletmesi Lojistik Koordinatörü
Eğitim Tarihi: 10 – 11 Aralık 2011
Eğitim Saatleri: 09.00 – 17.00 (Her Saat Başı 15 dakika ara ve 12.00 – 13.00 Saatleri Öğle Arası Verilecektir.)
Eğitim Yeri: LOGIMEX (Logimex, eğitimin yerini değiştirme hakkını önceden haber vermek koşulu ile saklı tutmaktadır.)
Eğitim Ücreti: 100 TL
Eğitim sonunda Türkçe ve İngilizce Eğitim Sertifikası verilecektir.
Kayıt yaptırmak için başvuru formunu doldurabilirsiniz.
Universita Türkiye Genel Koordinatörü Fuat Dipova ile iletişime geçip de kayıt yaptırabilirsiniz.
İrtibal Telefonu: 0541 458 45 35 – 0541 654 56 44

Lojistiğin alanları nelerdir

Lojistiğin alanları günümüzde çok genişlemiştir onları belli bir sırayla yazalım;
  • 1. Nakliye
  • 2. Stok yönetimi
  • 3. Depolama
  • 4. Paketleme
  • 5. Malzeme ve ekipman
  • 6. Sipariş işlemi
  • 7. Tahmin
  • 8. Üretim planlama
  • 9. Satınalma
  • 10. Müşteri hizmeti
  • 11. Yer seçimi.
  • 12. Hizmetler (parçalar, iadeler, atıklar)
  • 13. Gümrükleme Hizmetleri

Lojistikte dış kaynak kullanımı nelerdir?

Lojistiğin gelişim süreci ile 3 ana kol doğmuştur ve artık bu kollar ile işletmeler kendi piyasalarını yapmaktadır.
Günümüz ekonomik koşullarında şirketlerin asıl üretim ( uzmanlık ) alanlarının dışından çekilerek , maliyet azaltmayı hedeflemeleri nedeni ile bu sektör gelişimini hızlandırmıştır. Öncelikle neden 3. Parti dendiğini açıklamak gerekirse.
  • 1. parti ; Üretici , imalatçı , gönderici , toptancı vs. malın ve/veya hizmetin üreticisidir.
  • 2. parti ; Birinci partinin doğrudan müşterisi veya akışa göre tedarikçisi olan işletmedir.
  • 3. parti ; Dolayısıyla bu iki taraf arasındaki mal ve hizmet akışına giren şirkettir.
Kelime anlamıyla , lojistik hizmetlerinde dış kaynak kullanımı veya 3. Parti Lojistik tanımı geleneksel olarak halihazırda şirket bünyesindeki lojistik aktivitelerinin gerçekleştirmesi işinin 3. bir şirkete devredilmesidir[1]. Bu bağlamda şirketler uluslarası nakliye , depolama , stok kontrolü , paketleme , etiketleme , sevkiyat , dağıtım vb. işlerinde bu alanda uzmanlaşmış ve gerekli tesis , ekipman veya personele sahip şirketlere devretmektedirler.